Gök Hukuk Bürosu | Gok Hukuk Bürosu https://gokhukuk.com.tr Gok Hukuk Bürosu Fri, 14 Jan 2022 07:43:14 +0000 tr hourly 1 https://gokhukuk.com.tr/wp-content/uploads/2020/11/favvv.png Gök Hukuk Bürosu | Gok Hukuk Bürosu https://gokhukuk.com.tr 32 32 Senet vade tarihinden itibaren üç yıl geçmesi durumunda alacağın tahsili https://gokhukuk.com.tr/senet-vade-tarihinden-itibaren-uc-yil-gecmesi-durumunda-alacagin-tahsili/ Fri, 14 Jan 2022 07:42:08 +0000 https://gokhukuk.com.tr/?p=11299

Bilindiği üzere Çek, senet gibi kambiyo senedinden kaynaklanan alacaklar için zamanaşımının süresi 3 yıldır. Bu süreler geçtikten sonra alacaklı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatılamamaktadır.

Ama borcun kaynağı olan asıl ilişkiye dayalı olarak hukuki yollara (dava açmak, takip başlatmak) başvurulması mümkündür.

Borcun kaynağı asıl ilişki  sebepsiz zenginleşmeye veya temel ilişkiye (alacağın nedenini oluşturan temel olaylar vb.) dayandırılabilir. 

Asıl ilişkiyi sebepsiz zenginleşmeye dayandırılması durumun da kambiyo senedinin zaman aşımına uğradığı tarihten itibaren 1 yıllık süre içinde yasal yollara müracaat edilmelidir. Aksi durumda alacak dayandırıldığı asıl ilişki yönünden de zaman aşımına uğramış sayılacaktır. T.T.K 732 mad. 

TTK 732. Mad düzenlenen sebepsiz zenginleşme ile borçlar kanunun da düzenlenen sebepsiz zenginleşme davaları birbirinden farklı davalardır.

Kambiyo senedi zaman aşımına uğramış alacaklı, alacak hakkın da asıl ilişkiyi, temel ilişkiye dayandırması durumun ise alacak talebi 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Alacaklı ile borçlu arasındaki temel ilişki her türlü delil ile ispatlanabilir.

GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİDOSYA NO : 2020/248
KARAR NO : 2021/1734  KARAR TARİHİ : 11/11/2021

Dava zamanaşımına uğramış bonodan kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptaline yöneliktir. Zamanaşımına uğramış bono taraflar yönünden yazılı delil başlangıcı oluşturur. Davaya konu bonoda davacı lehtar davalı ise keşideci konumundadır. Bu nedenle taraflar arasındaki temel ilişkinin ve alacağın ispat yükü davacıya aittir. Davacı zamanaşımına uğramış olan bonodaki alacağı her türlü delille ispatlayabilir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/17981 Esas, 2018/2686 Karar sayılı Kararı) Zamanaşımına uğramış olan bonolara yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabileceğinden davacı aradaki temel ilişkinin niteliğine göre Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca belirlenecek zamanaşımı süresi içinde dava açabilir ve bu davada alacağın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2011/8995 Esas 2012/976 Karar sayılı Kararı) Dava konusu somut olayda mahkemece davacıya 03/09/2019 tarihli duruşmada davada hangi temel ilişkiye dayandığı hususunu açıklamak üzere bir sonraki duruşmaya kadar süre verildiği, bir sonraki duruşmanın 26.06.2019 günü saat 10:25’e bırakıldığı, davacı vekilinin 26/09/2019 günü saat 10:23:45’te beyan dilekçesi sunduğu, mahkemece 26/09/2019 tarihli duruşmanın saat 10:15:28’de açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı taraf dava konusu bonoların dayandığı temel ilişkiyi açıkladığı ve iddiasını ispat için tanık gösterdiği hususu dikkate alınmadan ve belirlenen duruşma saatine riayet edilmeden eksik inceleme karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

]]>
BOŞANMA DAVASI / KAYINVALİDE İLE YAŞANAN OLAYLAR TARAFLARA KUSUR OLARAK YÜKLENEMEZ https://gokhukuk.com.tr/bosanma-davasi-kayinvalide-ile-yasanan-olaylar-taraflara-kusur-olarak-yuklenemez/ Thu, 13 Jan 2022 07:34:07 +0000 https://gokhukuk.com.tr/?p=11292 T.C. Yargıtay

2.Hukuk Dairesi

Esas: 2021/4332

Karar: 2021/5858

Karar Tarihi: 06.07.2021

BOŞANMA DAVASI – İLK DERECE MAHKEMESİNİN YÜKLEMEDİĞİ ERKEĞİN ANNESİNE FİZİKSEL ŞİDDET UYGULADIĞI VAKIASININ KUSUR OLARAK YÜKLENMESİNİN DOĞRU OLMADIĞI – HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: İlk derece mahkemesi kararına kusur belirlemesi hakkında sadece davacı kadın tarafın istinaf isteminde bulunduğu dikkate alınarak aleyhe hüküm kurma yasağı doğrultusunda bölge adliye mahkemesince davacı kadına ilk derece mahkemesinin yüklemediği “Erkeğin annesine fiziksel şiddet uyguladığı” vakıasının kusur olarak yüklenmesi doğru değildir. İlk derece mahkemesinin taraflara bir kusur yüklemeden tarafları eşit kusurlu kabul ederek davanın kabulüne karar verdiği, erkeğin kusur yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığı gibi bölge adliye mahkemesi kararını da temyiz etmeyerek bölge adliye mahkemesince yüklenen kusurunun kesinleştiği gibi bu kusurun yanında davacı kadına hakaret ettiği ve şans oyunları oynamak için bilgisayarda fazla vakit geçirerek birlik görevlerini ihmal ettiği bu haliyle erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu anlaşılmaktadır. Bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

(6100 S. K. m. 166) (4721 S. K. m. 4, 174)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dava, kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası ve ziynet alacağı davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda “Bildirilen tüm olaylar taraflardan herhangi birine kusur yüklemeye yetecek olaylar olmadığı kanaati ile” boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilerek tarafların boşanmalarına, kadının tazminat taleplerinin reddine, kadın lehine yoksulluk nafakasına ve kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiş, karar davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden, davalı erkek tarafından yoksulluk nafakası ve ziynet alacağı davası yönünden istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesinin doğru olmadığı “Kadının tarafların ayrılmalarına sebep olan ve erkeğin evde olmadığı esnada yaşanan olayda, kayın validesinin koluna çimdik attığı, erkeğin ise kendi annesinin kadının boğazından tutarak darp ettiği ve evden kovduğunu öğrenmesine rağmen sessiz kaldığı” böylece tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı kadının kusur durumuna ilişkin istinaf itirazının, gerekçe değiştirilmek suretiyle kabulüne karar vermiş ve diğer itirazlar yönünden talepleri esastan reddetmiştir. Karar davacı kadın tarafından kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz edilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına kusur belirlemesi hakkında sadece davacı kadın tarafın istinaf isteminde bulunduğu dikkate alınarak aleyhe hüküm kurma yasağı doğrultusunda bölge adliye mahkemesince davacı kadına ilk derece mahkemesinin yüklemediği “Erkeğin annesine fiziksel şiddet uyguladığı” vakıasının kusur olarak yüklenmesi doğru değildir. İlk derece mahkemesinin taraflara bir kusur yüklemeden tarafları eşit kusurlu kabul ederek davanın kabulüne karar verdiği, erkeğin kusur yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığı gibi bölge adliye mahkemesi kararını da temyiz etmeyerek bölge adliye mahkemesince yüklenen kusurunun kesinleştiği gibi bu kusurun yanında davacı kadına hakaret ettiği ve şans oyunları oynamak için bilgisayarda fazla vakit geçirerek birlik görevlerini ihmal ettiği bu haliyle erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu anlaşılmaktadır. Bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

2-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere; tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4) dikkate alınarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m.174/1-2) karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 06.07.2021 (¤¤)

]]>
Boşanma Davası / ziynet eşyasının tamamı kadına ait değildir https://gokhukuk.com.tr/bosanma-davasi-ziynet-esyasinin-tamami-kadina-ait-degildir/ Wed, 12 Jan 2022 14:43:18 +0000 https://gokhukuk.com.tr/?p=11287 Mahkeme tarafından …TL’nin kadına verilmesine karar verilmiş ise de; dosya kapsamı, düğün CD’si ve bilirkişi raporuna göre bir kısım takıların damada takıldığı anlaşılmakla, düğünde damada takılan ve kadına özgü olmayan takıların erkeğe ait olması gerekirken, altınların tümünün bedelinin kadına verilmesi doğru bulunmamıştır. Bilirkişi raporuna göre düğünde damada takıldığı tespit edilen 68 adet çeyrek altının erkekte kalması gerekir. Kadına ise kendisine takıldığı tespit edilen bilezik ve altınların bedelinin verilmesi gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere davalının kadına verilen ziynetin değerine ilişkin istinaf isteminin HMK ilgili maddesi gereğince kabulü ile kararın tümüyle kaldırılmasına, yerine gerekçeye uygun yeni hüküm oluşturulmasına, davalının diğer istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.

T.C. Bölge Adliye Mahkemesi/Samsun 4. Hukuk Dairesi/Esas: 2019/2794/Karar: 2020/2846/Karar Tarihi: 20.11.2020

]]>