Gok Hukuk Bürosu https://gokhukuk.com.tr Gok Hukuk Bürosu Fri, 14 Jan 2022 07:43:14 +0000 tr hourly 1 https://gokhukuk.com.tr/wp-content/uploads/2020/11/favvv.png Gok Hukuk Bürosu https://gokhukuk.com.tr 32 32 Senet vade tarihinden itibaren üç yıl geçmesi durumunda alacağın tahsili https://gokhukuk.com.tr/senet-vade-tarihinden-itibaren-uc-yil-gecmesi-durumunda-alacagin-tahsili/ Fri, 14 Jan 2022 07:42:08 +0000 https://gokhukuk.com.tr/?p=11299

Bilindiği üzere Çek, senet gibi kambiyo senedinden kaynaklanan alacaklar için zamanaşımının süresi 3 yıldır. Bu süreler geçtikten sonra alacaklı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatılamamaktadır.

Ama borcun kaynağı olan asıl ilişkiye dayalı olarak hukuki yollara (dava açmak, takip başlatmak) başvurulması mümkündür.

Borcun kaynağı asıl ilişki  sebepsiz zenginleşmeye veya temel ilişkiye (alacağın nedenini oluşturan temel olaylar vb.) dayandırılabilir. 

Asıl ilişkiyi sebepsiz zenginleşmeye dayandırılması durumun da kambiyo senedinin zaman aşımına uğradığı tarihten itibaren 1 yıllık süre içinde yasal yollara müracaat edilmelidir. Aksi durumda alacak dayandırıldığı asıl ilişki yönünden de zaman aşımına uğramış sayılacaktır. T.T.K 732 mad. 

TTK 732. Mad düzenlenen sebepsiz zenginleşme ile borçlar kanunun da düzenlenen sebepsiz zenginleşme davaları birbirinden farklı davalardır.

Kambiyo senedi zaman aşımına uğramış alacaklı, alacak hakkın da asıl ilişkiyi, temel ilişkiye dayandırması durumun ise alacak talebi 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Alacaklı ile borçlu arasındaki temel ilişki her türlü delil ile ispatlanabilir.

GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİDOSYA NO : 2020/248
KARAR NO : 2021/1734  KARAR TARİHİ : 11/11/2021

Dava zamanaşımına uğramış bonodan kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptaline yöneliktir. Zamanaşımına uğramış bono taraflar yönünden yazılı delil başlangıcı oluşturur. Davaya konu bonoda davacı lehtar davalı ise keşideci konumundadır. Bu nedenle taraflar arasındaki temel ilişkinin ve alacağın ispat yükü davacıya aittir. Davacı zamanaşımına uğramış olan bonodaki alacağı her türlü delille ispatlayabilir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/17981 Esas, 2018/2686 Karar sayılı Kararı) Zamanaşımına uğramış olan bonolara yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabileceğinden davacı aradaki temel ilişkinin niteliğine göre Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca belirlenecek zamanaşımı süresi içinde dava açabilir ve bu davada alacağın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2011/8995 Esas 2012/976 Karar sayılı Kararı) Dava konusu somut olayda mahkemece davacıya 03/09/2019 tarihli duruşmada davada hangi temel ilişkiye dayandığı hususunu açıklamak üzere bir sonraki duruşmaya kadar süre verildiği, bir sonraki duruşmanın 26.06.2019 günü saat 10:25’e bırakıldığı, davacı vekilinin 26/09/2019 günü saat 10:23:45’te beyan dilekçesi sunduğu, mahkemece 26/09/2019 tarihli duruşmanın saat 10:15:28’de açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı taraf dava konusu bonoların dayandığı temel ilişkiyi açıkladığı ve iddiasını ispat için tanık gösterdiği hususu dikkate alınmadan ve belirlenen duruşma saatine riayet edilmeden eksik inceleme karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

]]>
BOŞANMA DAVASI / KAYINVALİDE İLE YAŞANAN OLAYLAR TARAFLARA KUSUR OLARAK YÜKLENEMEZ https://gokhukuk.com.tr/bosanma-davasi-kayinvalide-ile-yasanan-olaylar-taraflara-kusur-olarak-yuklenemez/ Thu, 13 Jan 2022 07:34:07 +0000 https://gokhukuk.com.tr/?p=11292 T.C. Yargıtay

2.Hukuk Dairesi

Esas: 2021/4332

Karar: 2021/5858

Karar Tarihi: 06.07.2021

BOŞANMA DAVASI – İLK DERECE MAHKEMESİNİN YÜKLEMEDİĞİ ERKEĞİN ANNESİNE FİZİKSEL ŞİDDET UYGULADIĞI VAKIASININ KUSUR OLARAK YÜKLENMESİNİN DOĞRU OLMADIĞI – HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: İlk derece mahkemesi kararına kusur belirlemesi hakkında sadece davacı kadın tarafın istinaf isteminde bulunduğu dikkate alınarak aleyhe hüküm kurma yasağı doğrultusunda bölge adliye mahkemesince davacı kadına ilk derece mahkemesinin yüklemediği “Erkeğin annesine fiziksel şiddet uyguladığı” vakıasının kusur olarak yüklenmesi doğru değildir. İlk derece mahkemesinin taraflara bir kusur yüklemeden tarafları eşit kusurlu kabul ederek davanın kabulüne karar verdiği, erkeğin kusur yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığı gibi bölge adliye mahkemesi kararını da temyiz etmeyerek bölge adliye mahkemesince yüklenen kusurunun kesinleştiği gibi bu kusurun yanında davacı kadına hakaret ettiği ve şans oyunları oynamak için bilgisayarda fazla vakit geçirerek birlik görevlerini ihmal ettiği bu haliyle erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu anlaşılmaktadır. Bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

(6100 S. K. m. 166) (4721 S. K. m. 4, 174)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dava, kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası ve ziynet alacağı davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda “Bildirilen tüm olaylar taraflardan herhangi birine kusur yüklemeye yetecek olaylar olmadığı kanaati ile” boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilerek tarafların boşanmalarına, kadının tazminat taleplerinin reddine, kadın lehine yoksulluk nafakasına ve kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiş, karar davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden, davalı erkek tarafından yoksulluk nafakası ve ziynet alacağı davası yönünden istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesinin doğru olmadığı “Kadının tarafların ayrılmalarına sebep olan ve erkeğin evde olmadığı esnada yaşanan olayda, kayın validesinin koluna çimdik attığı, erkeğin ise kendi annesinin kadının boğazından tutarak darp ettiği ve evden kovduğunu öğrenmesine rağmen sessiz kaldığı” böylece tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı kadının kusur durumuna ilişkin istinaf itirazının, gerekçe değiştirilmek suretiyle kabulüne karar vermiş ve diğer itirazlar yönünden talepleri esastan reddetmiştir. Karar davacı kadın tarafından kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz edilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına kusur belirlemesi hakkında sadece davacı kadın tarafın istinaf isteminde bulunduğu dikkate alınarak aleyhe hüküm kurma yasağı doğrultusunda bölge adliye mahkemesince davacı kadına ilk derece mahkemesinin yüklemediği “Erkeğin annesine fiziksel şiddet uyguladığı” vakıasının kusur olarak yüklenmesi doğru değildir. İlk derece mahkemesinin taraflara bir kusur yüklemeden tarafları eşit kusurlu kabul ederek davanın kabulüne karar verdiği, erkeğin kusur yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığı gibi bölge adliye mahkemesi kararını da temyiz etmeyerek bölge adliye mahkemesince yüklenen kusurunun kesinleştiği gibi bu kusurun yanında davacı kadına hakaret ettiği ve şans oyunları oynamak için bilgisayarda fazla vakit geçirerek birlik görevlerini ihmal ettiği bu haliyle erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu anlaşılmaktadır. Bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

2-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere; tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4) dikkate alınarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m.174/1-2) karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 06.07.2021 (¤¤)

]]>
Boşanma Davası / ziynet eşyasının tamamı kadına ait değildir https://gokhukuk.com.tr/bosanma-davasi-ziynet-esyasinin-tamami-kadina-ait-degildir/ Wed, 12 Jan 2022 14:43:18 +0000 https://gokhukuk.com.tr/?p=11287 Mahkeme tarafından …TL’nin kadına verilmesine karar verilmiş ise de; dosya kapsamı, düğün CD’si ve bilirkişi raporuna göre bir kısım takıların damada takıldığı anlaşılmakla, düğünde damada takılan ve kadına özgü olmayan takıların erkeğe ait olması gerekirken, altınların tümünün bedelinin kadına verilmesi doğru bulunmamıştır. Bilirkişi raporuna göre düğünde damada takıldığı tespit edilen 68 adet çeyrek altının erkekte kalması gerekir. Kadına ise kendisine takıldığı tespit edilen bilezik ve altınların bedelinin verilmesi gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere davalının kadına verilen ziynetin değerine ilişkin istinaf isteminin HMK ilgili maddesi gereğince kabulü ile kararın tümüyle kaldırılmasına, yerine gerekçeye uygun yeni hüküm oluşturulmasına, davalının diğer istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.

T.C. Bölge Adliye Mahkemesi/Samsun 4. Hukuk Dairesi/Esas: 2019/2794/Karar: 2020/2846/Karar Tarihi: 20.11.2020

]]>
Dolandırıcılık Davası Nasıl Açılır? https://gokhukuk.com.tr/dolandiricilik-davasi-nasil-acilir/ https://gokhukuk.com.tr/dolandiricilik-davasi-nasil-acilir/#comments Fri, 27 Nov 2020 09:27:26 +0000 https://gokhukuk.com.tr/?p=11005 Dolandırıcılık davası nasıl açılır? suç kapsamın da Türk Ceza Kanunu gereğince
; bireyin kafasını karıştıracak hileli davranışlarla kişileri aldatarak, zarara uğratılması veya kendine, bir başkasına yarar sağlayan kişiler dolandırıcılık suçu kapsamında değer görmektedir. Dolandırıcılık suçu kavramı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ilgili maddelerince, dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık başlıkları altında yer almakta ve incelenmektedir. Suç unsurunun ortaya çıkması ile birlikte kişiler görevli mahkemelerde dolandırıcılık davası suçu açılması için işlem başlatabilirler.

Dolandırıcılık davası suçuna bağlanmış ve ilişkili cezalar yine TCK kapsamında düzen bulmaktadır. Dolandırıcılık suçunun niteliğine göre mahkeme tarafından karara bağlanacak olan cezalar değişiklik gösterebilmektedir. Dolandırıcılık suçuna ilişkin TC kanunların da hapis cezası ve adli para cezası uygulanması ön görülmektedir.

Dolandırıcılık Suçu

Dolandırıcılık suçu failin yanıltıcı ve hileli davranışlarda bulunarak bir kimseyi aldatması sonucu suçun mağdurunun veya başka bir kimsenin zararına olarak kendisine ya da başka bir kimseye yarar sağlaması ile gerçekleşmektedir. Dolandırıcılık suçunun gerçekleşebilmesi için failin davranışı neticesinde haksız bir çıkarın sağlanmış olması gerekmektedir. Teşebbüs aşamasında kalmış bir dolandırıcılık suçundan söz edebilebilmesi için suçun hazırlık hareketlerininden çıkıp tamamlanmış olması gerekmekte ve haksız çıkar sağlama amacına yönelik icra hareketlerine başlanmış olması gerekmektedir.

Suçun Dolandırıcılık Davası Suçu Olarak Görülebilmesi İçin Gereken Şartlar!

Dolandırıcılık suçunda en önemli faktörlerden biride bu suçun kesin olarak dolandırıcılık olarak değerlendirilebilmesi gerekmektedir.

Dolandırıcılık suçunda dikkat edilen unsurlardan bir tanesi ana eylemin suç faili tarafından gerçekleştirilmiş olmasıdır. Bazı durumlarda suçun failinin belli bir oranda katkı da bulunması dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirilmeye alınabilmektedir.

Dolandırıcılık suçunda diğer önemli noktada mağdur kalan bireylerin yararının engellenmesi durumunun söz konusu olmasıdır. Suçu işleyen kişinin davranışları ve aracılığı ile de suçun dolandırıcılık olup olmadığına karar verilebilmektedir

Dolandırıcılık Davası Şartları, Dolandırıcılık Davası Nasıl Açılır?

Dolnadırıcılık davasının açılabilmesi için dava şartlarının oluşması gerekmektedir. Dolandırıcılık davası açmak için kanunda belirtilen şekilde dolandırıcılık suçunun ortaya çıkmış olması gerekmektedir. Dolandırıcılık suçunun şartlarının oluşması halinde yargıda dolandırıcılık davası açılabilmektedir. Peki dolandırıcılık davası nasıl açılır?, şartları nelerdir?

  • Fail tarafından helile fiilerin oluşması ve icra edilmiş olması gerekmektedir
  • Hileli ve kandırmaya yönelik suçların mağdur üzerinden belirli oranda etkisi bulunması gerekmektedir
  • Fail tarafından gerçekleştirilen dolandırıcılık suçunun herhangi bir kimseyi aldatıcı nitelikte olması gerekmektedir.
  • Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için mağdur kimsenin veya kişilerin zararına ve failin kendisi veya başkası adına yarar sağlması yani haksız kazanç elde etmesi gerekmektedir.
  • Zor veya tehlikeli durumlar altında olan kişilerin bu hallerinden yararlanılması durumu
  • Hileli davranışlarla aldatma ve yarar sağlama durumu
  • Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılmasıyla gerçekleşen unsurlar
  • Sigorta bedelini alma amacıyla oluşabilecek unsurlar
  • Kamu, meslek, parti, vakıf vb. kurumların kullanılmasıyla kişileri dolandırmak
  • Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi durumu
  • Algı yeteneğinin zayıflığından yararlanma durumu
  • Basın ve yayın araçlarının avantajından yararlanılması durumu

Gibi durumlarda dolandırıcılık suçu ortaya çıkabilmektedir. Söz konusu dolandırıcılık suçunun ortaya çıkmasının ardından savcılık tarafından kamu davası açılabilmektedir. Şikayete bağlı olarak da suçun yargıya taşınması mümkün kılınmaktadır. Dolandırıcılık davası suçu kapsamına ve niteliğine göre farklı cezalara tabi olabilmektedir.

Dolandırıcılık Davası Şikâyet Süreci Nasıl İşler?

Dolandırıcılık suçu, Türk hukuk sistemi içinde şikâyete bağlı olmayan suçlar arasında yer almaktadır. Dolandırıcılık suçunun savcılık tarafından resen öğrenilmesi veya suç ihbarı ile Cumhuriyet savcılığı tarafından soruşturma başlatılmaktadır. Yeterli şüphenin oluşması halinde kamu davası olarak suç yargıya intikal etmektedir. Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikayete bağlı olarak anlaşıması halinde mağdur açık bir şekilde şikayetinden vazgeçmediği takdirde yargılama devam edecektir.

Dolandırıcılık suçunun nitelikli olup olmadığının soruşturulmasıyla suç için ön görülen cezalar da farklı yöntemler uygulanabilmektedir. Dolandırıcılık davaları birçok farklı konuda görülebilmekte ve gerçekleşebilmektedir. Günümüzde telefonla ve internetle yapılan dolandırıcılık faaliyetleri en çok görülen davlar arasında ilk sırada yer bulmaktadır. Dolandırıcılık suçunda öngörülen herhangi bir şikayet süresi bulunmamaktadır. Bu süreçten dolayı genel hükümler çerçevesinde dava zaman aşımı süreside dikkate alınarak en geç 8 yıl içinden şikayet hakkı kullanılımı ile savcılığa bildirilebilmektedir.

]]>
https://gokhukuk.com.tr/dolandiricilik-davasi-nasil-acilir/feed/ 11
İCRA VE İFLAS HUKUKU – İCRA TEŞKİLATI https://gokhukuk.com.tr/icra-ve-iflas-hukuku-icra-teskilati/ https://gokhukuk.com.tr/icra-ve-iflas-hukuku-icra-teskilati/#respond Fri, 27 Nov 2020 09:22:38 +0000 https://gokhukuk.com.tr/?p=11014 İcra ve İflas Hukuku – İcra Teşkilatı
  1. İcra Dairesi

İcra işlerinde temel organ olan icra dairesi, icra teşkilatının asıl icra organları Arasın da yer alır. İcra takipleri icra dairesinde başlatılır ve burada sürdürülür. Her asliye mahkemesi yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur. İş yükü fazla olan yerlerde birden fazla daire kurulabilir. İcra dairesi bulunmayan yerlerde bu görev mahkeme yazı işleri müdürü tarafından yerine getirilir. İcra dairesi yaptığı işlemlerle ilgili her türlü makam ve merci ile doğrudan muhabere edebilme yetkisi bulunmaktadır. İcra dairesi, icra mahkemesinin daimi denetimi altında olmasına rağmen icra mahkemesine bağlı bir organ değildir. İcra dairesinin cebir kullanma yetkisi bulunmaktadır. Bu kapsamda cebir yetkisini kullanırken, kolluk güçlerine veya muhtara emir ve talimat verebilme yetkisi bulunur. İcra dairelerinin yetki çevresi Adalet Bakanlığı tarafından belirlenir, kendi yetki çevresi dışındaki işlerle ilgili istinabe kurumundan yararlanabilir.

  1. Görevleri:
  • Takip talebini alır,
  • Takibin türüne göre ödeme emri veya icra emri gönderir,
  • Haciz yapar,
  • Satış işlemini gerçekleştirir,
  • Sıra cetvelini düzenler,
  • Paraları paylaştırır,
  • Alacağını alamayan alacaklılara aciz vesikası düzenler.

Görevleri bunlarla sınırlı kalmayıp genel itibariyle icra daireleri bu işleri yapmaktadır.

  1. Yükümlülükleri
  2. Olumlu Yükümlülükleri
  3. Dosya açmak ve tutanak düzenlemek

icra ve iflas hukuku Tutanakların Özellikleri:

İcra hukuku, icra dairesi tarafından düzenlenen bu tutanaklar alenidir, ilgilisi olan herkes(sadece dosyanın tarafları ile sınırlı değildir) tarafından incelenebilir ve bunların örneği alınabilir.  Tutanakların aksi her türlü delille ispat edilebilir. Ancak tutanaklar hukuki işlem mahiyetinde ise (örneğin; borç ikrarı veya imza ikrarı yada haricen tahsilat ikrarı içermesi gibi) aksi ancak kesin delille ispat edilebilir.

Bu tutanakların aksi ispat edilinceye kadar geçerlidir. İİK 227’ ye göre İflas idaresinin düzenlemiş olduğu tutanaklar bu özellik hariç, icra dairesinin düzenlediği tutanaklar ile eşit konumdadır. Yani iflas hukuku, iflas dairesi tarafından düzenlenen tutanakların aksi iddia edildiği takdirde herhangi bir işleme esas alınmaz.

Konkordato komiseri ve Konkordato tasfiye memuru tarafından düzenlenen tutanaklarda icra dairesinin düzenlemiş olduğu bu tutanakların özelliklerine sahiptir. İcra ve İflas dairelerince verilen kararlar gerekçesi belirtilmek suretiyle tutanaklara yazılır. İcra ve iflas dairelerince yapılacak her türlü icra ve iflas iş ve işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi kullanılır; her türlü veri, bilgi, belge ve karar, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.

Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler senet hükmündedir. Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haizdir. Güvenli elektronik imza, kanunlarda güvenli elektronik imza ile yapılamayacağı açıkça belirtilmiş olan işlemler dışında, elle atılan imza yerine kullanılabilir. Güvenli elektronik imzayla oluşturulan belge ve kararlarda, kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesi ve mühürleme işlemini öngören hükümler uygulanmaz.

Zorunlu nedenlerden dolayı fiziki olarak düzenlenen belge veya kararlar, yetkili kişilerce güvenli elektronik imzayla imzalanarak Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine aktarılır ve gerektiğinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla ilgili birimlere iletilir. Bu şekilde elektronik ortama aktarılarak ilgili birimlere iletilen belge ve kararların asılları, gönderen icra ve iflas dairesinde saklanır, ayrıca fiziki olarak gönderilmez. Ancak, belge veya kararın aslının incelenmesinin zorunlu olduğu hâller saklıdır.

Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken hâllerde, icra müdürü veya görevlendirdiği personel tarafından belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek, imzalanır ve mühürlenir. Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.

Elektronik işlemlerin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla yapılmasına dair usul ve esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.

  1. Para ve değerli eşyanın tevdi edilmesi İcra ve iflas dairelerine yapılacak her türlü nakdî ödeme, Adalet Bakanlığı tarafından uygun görülecek bankalarda icra ve iflas dairesi adına açılan hesaba yapılır. Haciz sırasında, borçlu veya üçüncü kişiler tarafından yapılan ödeme nedeniyle tahsil edilen paralar, en geç tahsilatın yapıldığı günü takip eden ilk iş günü çalışma saati sonuna kadar banka hesabına yatırılmak üzere icra veya mahkeme kasalarında muhafaza edilir. İcra ve iflas dairelerince yapılması gereken her türlü nakdî ödeme, ilgilisinin gösterdiği banka hesabına aktarılmak üzere, icra müdürü tarafından resen bankaya verilecek talimat gereği yapılır. Talimat, paranın icra ve iflas dairesi hesabına yatırılmasını takip eden en geç üç iş günü sonuna kadar verilir. İcra ve iflas daireleri aldıkları kıymetli evrak ve değerli şeyleri kasalarında, zorunlu hâllerde ise kiralanacak banka kasalarında muhafaza ederler.
  1. Yapılan ödemeleri kabul etmek (Yürürlükten kaldırılmıştır)
  2. Olumsuz Yükümlülükleri
  3. Kendisi ve yakınlarına ait işleri göreme yasağına uymak.

İcra müdürü;

  • Kendisinin,
  • Karısının veya kocasının,
  • Nişanlısının,
  • Kan ve kayın hısımlığı yönünden altsoy ve üstsoyunun,
  • Üçüncü derece dahil bu dereceye kadar kan ve kayın hısımlarının,
  • Kanuni temsilci, vekil veya müstahdemi bulunduğu kişilerin işlerini göremez.

İcra müdürü böyle bir durumda derhal icra mahkemesini haberdar etmeli ve mahkeme tarafından başka bir daire veya memur görevlendirilmelidir. Bu yasağa rağmen bu işleri görecek olursa yapılan işlem şikayet yoluyla iptal edilir. Yapılan işlem batıl olmadığı için şikayet yoluna götürülmediği taktirde geçerliliğini korur.

Bu yasak icra hakimleri için uygulanmaz.

  1. Sözleşme yapma yasağına uymak

İcra müdürleri baktığı dosyalarla ilgili olarak sözleşmesel bir ilişki içerisine giremezler. Örneğin haczettiği bir malın ihalesine girip satın alamaz, borca kefil olamaz veya alacağı temlik alamaz. Bu yasak aynı yetki alanı içerisindeki diğer dairelerde görülen dosyalar içinde geçerlidir. Yani sadece kendi dairesinde görülen dosyalarla ilgili değildir Bu yasağa rağmen icra müdürü böyle bir işlem yapacak olursa, yapılan işlem batıldır. Bu batıllığın tespiti şikayet yoluyla yapılır.

Bu yasak icra hakimleri için uygulanır.

  • Sorumluluğu
  • Disiplin Sorumluluğu

İcra-İflas dairesi görevlileri devlet memuru olması sebebiyle Devlet Memurları Kanunu kapsamındaki disiplin cezaları icra iflas dairesi görevlileri içinde geçerlidir. Ayrıca Cumhuriyet Savcıları ve Adalet Müfettişleri tarafından da denetime tabi tutulacakları öngörülmüştür.

  1. Cezai Sorumluluğu

TCK m.6 kapsamında yargı görevlisi sayılmadığından diğer kamu görevlileri gibi yargılanır ve cezai sorumlulukları bakımından yargı görevlileri gibi bir artırıma gidilmez.

  1. Hukuki Sorumluluğu

İcra-İflas dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davalarında birinci dereceden sorumluk devlete aittir. Dava Adalet Bakanlığı aleyhine, adliye mahkemelerinde açılır.  Devlet tazminatı ödedikten sonra, dava konusu işlemi yapan kusurlu memura rücu hakkına sahiptir. Tazminat davasında görevli mahkeme Asliye hukuk mahkemesi yetkili mahkeme ise; ya genel kural gereği davalının ikametgahı olan Ankara, ya da haksız fiildeki özel yetki kuralları gereği belirlenen yerlerden birinde açılabilir. Bu davalar öğrenmeden itibaren 1 yıl herhalde işlemden itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak ceza kanunları ile daha fazla bir süre öngörülmüş ise bu zamanaşımı süresi uygulanır.

Ayrıca İcra-İflas daireleri tarafından tevdi veya tahsil olunan paralar ilgili memur tarafından zimmete geçirilirse, cezai tatbikat sonucu beklenmeden ve tazminat hükmüne gerek kalmadan Hazine tarafından derhal icra veznesine yatırılır.

  1. İcra Mahkemesi

Ayrı bir icra mahkemesi bulunmayan yerlerde, o yer asliye hukuk mahkemesi, icra mahkemesi görevini de yapar. 5092 sayılı kanun değişikliğine kadar icra tetkik merci olan ismi icra mahkemesi olarak değiştirilmiştir.

İcra mahkemesi tek hakimli özel görevli ve asliye derecesinde bir mahkemedir. İcra mahkemesi hem hukuk hem de ceza mahkemesi sıfatıyla yargılama yapar.

İcra Mahkemesinde görülen işler ivedi işlerden sayılır ve basit yargılama usulü uygulanır. İcra Mahkemelerinde adli tatil hükümleri uygulanmaz.

Bu mahkemede;

– Her türlü delille değerlendirme ilkesi uygulanmaz, belgeler üzerinden inceleme yapılır.

– Yemin ve tanık deliline başvurulmaz.

– Mahkeme belge ile sınırlı inceleme yaptığından amacı maddi gerçeğe ulaşmak değildir.

– Dolayısıyla verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez.

– Verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden, kararları hakkında yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez. icra ve iflas hukuku

  1. icra ve iflas hukuku Görevleri
  • Şikayetleri incelemek,
  • İtirazın geçici veya kesin kaldırılması talebi,
  • Hacizde ve iflasta mal masa elinde iken açılan istihkak davası,
  • İhalenin feshi davası
  • Sıra cetveline karşı şikayet
  • Kural olarak icra iflas kanunundaki suçlar hakkında ceza vermek,
  • Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde itirazları incelemek
  • Üçüncü kişiye gönderilen haciz ihbarnamesi sonrası tazminat taleplerini incelemek,
  • İcranın geri bırakılması
  • İcra takibinin iptali ve taliki
  • Gecikmiş itirazı incelemek
  • İpotek kaydının terkini talebini incelemek
  • İntifa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras yada bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf edilen bir mal hissesi gibi malların satış usulünü belirlemek,
  • Müflisin yeni bir mal edinmediği itirazını incelemek,
  • İflas dışı (adi) konkordato taleplerini alarak borçluya mühlet vermek ve konkordato komiserini atamak,
  • İflas idaresi üyelerini seçmek

III. Genel Mahkemeler (İcra Hukuku ile ilgili yaptıkları işler)

  • Menfi tespit davası,
  • İstirdat davası,
  • Borçtan kurtulma davası,
  • İtirazın iptali davası,
  • Hacizde sıra cetveline itiraz davası,
  • Tasarrufun iptali davası(Hacizde istihkak davasına karşı açılan hariç)
  • İhtiyati haciz talebi,
  • İflas davası,
  • İflasta sıra cetveline itiraz davası,
  • İflasta mal üçüncü kişide ise istihkak davası
]]>
https://gokhukuk.com.tr/icra-ve-iflas-hukuku-icra-teskilati/feed/ 0
ALMANYA HUKUKU’NDA BOŞANMANIN SONUÇLARI https://gokhukuk.com.tr/almanya-hukukunda-bosanmanin-sonuclari/ https://gokhukuk.com.tr/almanya-hukukunda-bosanmanin-sonuclari/#respond Fri, 27 Nov 2020 09:19:09 +0000 https://gokhukuk.com.tr/?p=11012 Almanya Hukuku’nda Boşanmanın Sonuçları

Almanya’da, 14 haziran 1976 tarihinde yayınlanan ve 1 temmuz 1977
tarihinde yürürlüğe giren Evlilik ve Aile Hukuku Reformu Hakkında Birinci Yasa
boşanma hukukunda büyük yenilikler yapmıştır. Bu yeni boşanma sisteminde
boşanma konusunda kusur ilkesi tamamıyla terk edilmiş, yerini başarısızlık yani
yürümezlik, temelden sarsılma ilkesi almıştır. Boşanma çok nedenlikten çıkarılmış,
evliliğin başarısızlığı bir tek genel boşanma nedeni halini almıştır.
Nafaka ve denkleştirme sistemleri ile, eşlerin mümkün olduğunca evlilik
içinde sürdürdükleri yaşam düzeyini devam ettirmeleri ve ekonomik yönden kötü
duruma düşmeleri engellenmek istenmiştir. Nafaka konusunda kusur ilkesinin terk
edilmesiyle bir eşin muhtaç duruma düşmesi ve bu durumu boşanmadan sonra da
devam etmesi nafaka istemek için aranan şartlar olmuştur. Yani, gelir veya
malvarlığı kendi geçimini sağlamaya yetecekse ve yeteceği sürece nafaka isteme
hakkı olmayacaktır. Boşanmış eşin gelir veya mal varlığı yoksa, kazanç getirici
faaliyette bulunacak, bu faaliyet de eğitimi, sağlığı, yaşı, sağlık durumu, evlilikteki
yaşam düzeyine uygun olmalıdır. Ortak çocuğun bakımı ve yetiştirmesi, yaşlılık,
hastalık, kazanç getirici uygun iş bulamama nedenleri, evlilik nedeni ile kesintiye
uğrayan eğitimine yeniden devam etme, diğer önemli nedenler olması durumunda
eşin kazanç getirici faaliyette bulunması olanaksızlaşmış olacak ve nafaka talep
hakkı doğacaktır.

Almanya’ da yeni yasa ile eşlere nafaka taleplerinden ve boşanmadan sonra
bağımsız olarak kazanç getirici faaliyette bulunmalarından bağımsız olarak,
evlilikte kazanılan destek beklentilerinin boşanma sonucu yitirilmesinden doğan
kayıpların denkleştirilmesi istemi tanınmaktadır. Eşlerden biri kendi yaşlılığı,
sakatlığı, kazanç sağlayamaz hale gelmesi olasılığı için, diğer eşin bu olasılıklar

Almanyada aile hukuku, Yeni Boşanma Sistemi ve Bu Sistem Işığında Türk Boşanma Hukukuna İlişkin Bazı Öneriler,için ayırdığından daha azını ayırabilmiş, diğerine oranla mağdur duruma düşmüş olacaktır. Örneğin, eşlerden biri kazanç getirici faaliyette bulunduğu için sigortalı
olup, diğeri ise evliliğin gereklerini daha iyi yerine getirebilmek için böyle bir faaliyette bulunmasa, bu yüzden de sigortalı olmasa ve kendisi için de özel sigorta yaptırmasa, bu durumda sigortadan yararlanma koşulları oluştuğunda denkleştirme sistemi gereği sigortadan eşinden daha fazla edim elde edecek kimsenin elde ettiği edimin yarısı diğer eşe devredilecektir.

Türk Hukuku’nda da boşanma için kusur ilkesinin terk edilerek, evliliği
yürütememe gibi gayet çağdaş bir sistemin kabul edilmesi davanın daha kolay
sonuçlanmasını sağlayacaktır. Ayrıca taraflar kusur ispatlama uğruna evlilikteki
tüm sırlarını ortaya döküp sonradan pişman olacakları şeyler yapmış
olmayacaklardır. Ayrıca, çoğu zaman kadınlarımızın çalışmayıp, kendilerini
eşlerine adamaları boşanma neticesinde de çocuklarla ortada kaldığı ülkemizde,
Alman Hukuku’ndaki nafaka ve denkleştirme konusundaki düzenlemeler örnek
alınabilecek ayrıntılı düzenlemelerdir.

]]>
https://gokhukuk.com.tr/almanya-hukukunda-bosanmanin-sonuclari/feed/ 0